Paranın Gözü Çıksın
Bu soru cevap röportajım bir zamanlar bir gazetede yayınlanmıştı. Özellikle ikinci soru geldi aklıma. Zaman zaman bu soru ve kendi cevabım kafama takılır. Soru: Nefret ettiğiniz kelime nedir? Cevap: Para.
Para, para, para.Çelişkili bir şekilde her günümün kayda değer bir kısmı ne yazık ki para meselelerini halletmekle geçiyor. Bu durumla başa çıkmanın tek yolunun ise bu sözcükle barışmak, çirkinleşmeden, agresifleşmeden ilgili meseleleri halletmek olduğunu anlayabilmem için yarı ömrümü geçmem gerekti. Artık birilerine ödeme sorarken eskisi kadar yıpranmadığımı fark ediyorum. Parayla arama bir mesafe koymuşum da sanki, ne bana fazla bulaşsın, ne de lazım olduğunda benden çok uzak olsun. "Paranın gözü çıksın !" diye bir tuhaf beddua vardır. İçinde pek çok anlam barındırır. Bu anlamları irdelemeyeceğim. O da enerjimi tüketir. Bildiğim şey insanoğlunun parayı çok sevdiği ve pek çok kişinin para için her şeyi yapabildiğidir. Para bir kez birinin eline geçmeye görsün, bırakmak istemez. Bir de yeterli miktarda bir para kavramı yoktur insanoğlu nezdinde. Hiç yetmez nedense. Ne kadar çoğalırsa o kadar çok tükenir ve asla yetmez. Ev varsa daha büyüğü ve lüks olanı, eşya varsa bile yenileri, araba varsa daha lüks olanı, yemekse daha pahalısı, her şeyin hep dahası, dahası derken para kimseye yetmez. Göreceli olarak hep azdır. İnsanın kendisi için neyin yeterli olduğu konusunda dengeye varması, ölçülü davranmayı öğrenmesi hayattaki en büyük sınav ve başarıdır bence.
20 soruya verdiğim cevapların geçen zaman içinde hiç değişmemis olduğunu görmek huzurlu bir tebessüme yol açıyor bende. Hiç değişmemiş, hatta çoğalmış pek çok şey. Örneğin, çalışma odamda Kaliforniya^nın bilmem hangi nehrinde bir zamanlar bir ses mühendisi tarafından kaydedilmiş, artık nesli tükenmiş kuş seslerini dinlerken, büyük TV ekranını bir botanik sanatçısının animasyonunu sürekli döndürmek için kullanıyorum. En çok sevdiğim seslerle, bir doğa parçası yaratıyorum kendime.
Beni candan sevenler hala bana "Mircanım" derler Ne mutlu bana ki böyle can dostlarım eksik olmadı.
Fakat eklemeliyim: Hayatımda artık "lanet" sözcüğü yok. Hiç kullanmıyorum. Kullananları da uyarıyorum.
İşte sorular ve cevapları.
1)En sevdiğiniz kelime nedir?/ What's your favourite word?
"Mircanım"/"Mircan"ım (My Mircan)
2) Nefret ettiğiniz kelime nedir?/ What's the word you hate the most?
"Para"/"Money"
3) Ne sizi heyecanlandırır?/ What excites you?
Güzel olan her şey/ Everything that is beautiful
4) Heyecanınızı ne öldürür?/ What kills your excitement?
Kıskançlık/ Jelousy
5) En sevdiğiniz ses nedir?/ What is the sound you love the most?
Sessizliğin içinden gelen doğa sesleri/ The sound of nature coming from silence
6) Nefret ettiğiniz ses nedir?/ What is the sound you hate?
Patlama sesi/ The sound of explosion
7) Hangi mesleği yapmak istemezsiniz?/ What is the profession that you would never do?
Avukatlık/ Being a lawyer
8)Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz?/ What natural gift would you like to have?
Hastalara dokunarak şifa verebilmek. Aslında uçabilmeyi de çok isterdim./ Being able to cure the ill by touching them. Actually, I would love to be able to fly too
9) Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?/ If you couldn't be yourself, who would you like to be?
Başka biri gelmiyor aklıma ama büyük büyük annelerimden biri olmak ilginç olurdu./
No one else is coming to mind right now, but it would be interesting if I was one of my great great grandmothers.
10) Nerede yaşamak isterdiniz?/ Where would you like to live?
Padova olabilir/ Padova could be it.
11) En önemli kusurunuz nedir?/ What is your most significant defect?
Aşırı merhametli olmak/ Being too merciful
12) Size en keyif veren kötü huyunuz nedir?/ To what bad habit do you feel most indulgent?Yaaaaa...benim kötü bir huyum yok galiba, gerçekten.../ I don't think I really have a bad habit, really..
13) Kahramanınız kim?/ Who is your hero?
Babam/ My father
14) En çok kullandığınız küfür nedir?/ What is the curse phrase you use the most?
Lanet olsun!/ Damn it!
15) Şu anki ruh haliniz nedir?/ What is your present state of mind?
Biraz yorgun ama yarın birşeyim kalmaz./ A little tired, but I'll be okay by tomorrow.
16) Hayat felsefenizi hangi slogan özetler?/ What is your motto?
Biz işimize bakalım./ Let's just mind our business.
17) Mutluluk rüyanız nedir?/ What is your dream of happiness?
Bir ev, ortasında dev bir taş ocak var. Bahçesi çiçeklerle dolu ve ben bahçıvanım. Ocakta her daim bir şeyler kaynıyor ve ben aşçıyım. Ateşin etrafında her daim insanlar var ve anlatıyorlar ve ben dinliyorum. Her yerde kitaplar var. Hep şarkılar söyleniyor. Havada hep tatlı bir müzik var. Yanızca sevgi var, aşk var, huzur var. Bu ev, bu bahçe korunuyor. Her şeyi kapsayacak kadar geniş bir yüreğim var. Sevdiklerim, çocuklarım, onların sevdikleri ve ihtiyaç duyan herkese yer var. Gelenler şifa buluyor./ A house, with a furnace in the middle of it. Its garden is full of flowers and I'm the gardener. There is always something boiling in the furnace and I'm the cook. Around the fire, there are always people. They tell and I listen. There are books everywhere. Songs are being sung. There is a sweet music in the air. Only affection, love, and peace is present. This house, this garden is protected. My heart is big enough to cover it all. My loved ones, my children, and their loved ones and everyone who is in need is welcome. Those who come, find cure.
18) Mutsuzluğun tanımı sizce nedir?/ What is the definition of unhappiness?
Esaret/ Enslavement
19) Nasıl ölmek isterdiniz?/ How would you like to die?
Uykuda/ In my sleep
20) Öldüğünüzde Tanrı'nın size kapıda ne söylemesini isterdiniz?/ When yo die, what would you like to hear God say when you arrive at the pearly gates?
Bana sonsuza kadar teselli verecek bir tebessümle baksın yeter. Mümkünse birşey söylemesin. Veya ille de birşey söyleyecekse kollarını açıp "Mircanım" desin./ It's enough if he looks at me with a smile which will give me eternal comfort. I'd prefer if he didn't say anything. If he has to say something, he can open his arms and say "Mircanım" (My Mircan)