top of page

SOFRAMDAKİ EKOLOJİ Zeynep'le Söyleşiler

Zeynep yine simitle geldi. O işe başladı, ben de kahvaltı sofrası hazırlamaya koyuldum.

-Zeynepcim, bak bu zahter, simitini bandır çok güzel olur.

-...

-Hiç yedin mi?

-Yok

-İçinde bir sürü baharat var. Sızma zeytinyağ koydum üstüne.

-En son lokmamı ona saklıyayım.

....

-Tereyağ çıkarmadım, kusura bakma. Eskimiş biraz dolapta. Seyahatteydim biliyorsun.

-Olsun, olsun.

-Aaa, labne peynir var, organik. Onu sürebilirsini tereyağ yerine.

Kalkıp peyniri çıkarıyorum, sonra ekliyorum.

-Saf tereyağ bulsam da bir yerden..

.

-Çok zor. Vallahi kızkardeşim yayla tereyağı yapıyor. Başkasına satma, ben satın alayım dedim. On kilo satın aldım. Çocuklara da ayırdım. Küçük paketler yapıp dondurucuya koydum. Çok da heveslendim ama yemek pişirmek için bir paketi çıkardım ki ne göreyim, zehir gibi acımış.

-Aaa, yazık! Neden öyle olmuştur ki?

-Ne bileyim, nazar. Kızlar da şaşırdı. Anne bizimkiler öyle olmadı, niye seninki öyle oldu, dediler.

-Yazık olmuş...Yaylada otluyor mu ablanın inekleri? Otlayan inek yağı kıymetli ya..

.

-Kız kardeşim, ablam değil. Otluyor da, yem de veriyor.

-Ne yemi?

-İşte, bildiğin yem

-E niye? Yaylada her yer çayır çimen. Hayvanların otlaması lazım.

-O eskidendi. Şimdi inekler otluyor ama daha çok süt versinler diye yem de veriyorlar.

-Olur mu yahu öyle! Ne saçma!

-Öyle vallahi. Eskiden beş-altı inekten elde ettikleri sütü şimdi bir tek inekten alıyorlar. O kadar da para veriyorum yayla tereyağı diye. Kilosuna altmışbeş veriyorum.

-Ama o yayla tereyağı olmuyor ki? Yanlış bu. Daha pahalı satsın yayla tereyağı diye ama içine böyle hile katmasın.

Zeynep'in gözlerinde bir ayılma belirtisi görüyorum.

-Herkes öyle yapıyor vallahi.

-Ah bu insanlar! Nasıl tembelleştiler. Böyle miydi bizim atalarımız. Olacak şey değil. Nasıl bir cehalettir bu!

Zeynep benim kızgınlığımı devralıp veryansın ediyor benden çok.

-Yahu adam yayladaki çimenlere Avrupa gübre döküyor çimen daha çok çıksın diye.

Benim ağzım bir karış açık kalıyor.

-Pes doğrusu! O verdikleri yemler de hayvanlara hiç iyi gelmiyor., biliyorsun di mi?

-He ya, eskiden ahırlar hiç kokmazdı. Şimdi kokudan girilmiyor ahırlara.

Bir iç geçiriyorum.

-En iyisi ben yine sertifikalı organik yağ alayım. Onlar kontrollü oluyor.

Düşünmeden edemiyorum. İnsanlar bu hale gelmeseydi acaba o sertifikalara ihtiyaç olur muydu ve sertifikasyon masrafları nedeniyle çıkan maliyetleri biz ödemek zorunda kalır mıydık?

Zeynep ayva reçelinden sonra son simit lokmasını zahtere bandırıp ağzına atıyor. Yüzünün aldığı şekilden anlıyorum ki bu lezzete alışık değil.

-Benlik değil bu

-Biliyorum,.sen tereyağcısın.

Zeynep tereyağ sever. Ne de olsa Karadeniz'li.

Featured Posts